yükleniyor

Aramak için yazın

DİASPORADAKİ DOĞU TÜRKİSTANLILARA YÖNELİK HAK İHLALLERİ: MISIR ÖRNEĞİ RAPORU

Raporlar

DİASPORADAKİ DOĞU TÜRKİSTANLILARA YÖNELİK HAK İHLALLERİ: MISIR ÖRNEĞİ RAPORU

Paylaş

Giriş

Başşehri Kahire olan Mısır’ın resmi adı Mısır Arap Cumhuriyeti (جمهورية مصر العربية) olup, batıdan Libya, güneyden Sudan, kuzeydoğudan Filistin, kuzeyden Akdeniz ve doğudan Kızıldeniz ile çevrilidir. Mısır’ın, yüzölçümü 1.001.450 km²dir (Doğaner, 2004). Mısır Kamu Seferberliği İstatistik Merkezi’nin verilerine göre 2021 itibarıyla nüfusu 100 milyonun üzerindedir. 28 Şubat 1922’de İngiltere’den bağımsızlığını alan Mısır’da 18 Haziran 1953’te cumhuriyet ilan edilmiştir (Bahnesavi, 2020).

Mısır’ın Çin ile olan ilk diplomatik ilişkisi 1956’da gerçekleşmiş, böylece Mısır, Çin’in Ortadoğu’da diplomatik ilişki kurduğu ilk ülke olmuştur. İki ülke arasındaki ilişki 1995’te Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ile Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Jiang Zeming’in (江泽明) “Stratejik Ortaklık” anlaşmasını imzalamasıyla yeni bir yola girmiştir (Mısır Dışişleri Bakanlığı, 2016). Çin’deki “Kültür Devrimi” döneminde Çin Hükümeti Ortadoğu’daki tüm büyükelçilerini Pekin’e çağırırken, Mısır büyükelçisi bundan istisna tutulmuştur. Ortadoğu Çin için enerji açısından ne kadar büyük önem arz etse de 1950-1980 yılları arasında Çin, Ortadoğu ile pek ilgilenmemiştir. Çin’in Ortadoğu ile olan sıcak ilişkisi 1980 sonrası, özellikle de 2000’li yıllardan itibaren başlamıştır (Aslan, 2014). 1999’da Mübarek’in Çin’e yaptığı ziyaret sırasında Mısır-Çin-Süveyş Ekonomik ve Ticari İş Birliği Bölgesi Kurma projesine karar verilmiş ve bu proje 2008’de hayata geçirilmiştir.

2011’de gerçekleşen Arap Baharı sürecinde Muhammed Mursî cumhurbaşkanı seçilmiştir. Dış politikada Mısır’ı Amerika’nın yörüngesinden uzaklaştırmak isteyen Mursî, alternatif ortak arama girişiminde bulunmuş ve Çin’i ortağı olarak seçmiştir. Bu sebeple Mursî iktidara geldikten sonra ilk uluslararası ziyaretini Washington’a değil Pekin’e yapmıştır. Mursî döneminde Çin’in Mısır’a yaptığı yatırımlar %60 artmış, 2008’de hayata geçirilen Mısır-Çin-Süveyş Ekonomik ve Ticari İş Birliği Bölgesi Kurma projesi sonrasında Çin yatırımları 500 milyon dolardan 2 milyar dolara yükselmiştir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2007’den 2013 yılının sonuna gelindiğinde 1,8 milyar dolardan 7,6 milyar dolara yükselmiştir (Atlı, 2014). Ayrıca, Çin Ortadoğu’daki Arap-İsrail çatışmalarında her zaman Arap ülkelerinin tarafını tutmuş ve Filistin meselesinde Mısır’ın kararını desteklemiştir (SIS, 2016).

2014’te Abdülfettah Es-Sisi cumhurbaşkanı olduktan sonra Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping (习近平) onun yemin törenine özel vekil gönderdi. Aynı yıl ağustos ayında ise iki ülke arasında ilk strateji toplantısı gerçekleşti ve ocak ayında Mısır’da “Çin Birliği” kurumu tesis edildi. 2016’da Mısır ile Çin arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 11 milyar dolar olarak gerçekleşti ve Mısır’ın Çin’e yaptığı ihracat 488 milyon dolara ulaştı (SIS, 2017).

2014-2017 arası, iki ülke arasındaki resmi ziyaretlerin yoğunlaştığı dönemdir (Ahram, 2017). 21 Ocak 2016’da Xi Jinping, Mısır’ı ziyaret etmiş ve iki ülke arasında güvenlik, teröre karşı birlikte mücadele etme, medya iş birliği, dış ticaret, tarım ve kültür konuları içeren 80 maddelik bir anlaşma imzalanmıştır. 2016 yılı Mısır’da “Çin Yılı”, Çin’de ise “Mısır Yılı” olarak ilan edilmiştir (Arabic people, 2016). 2017’de Mısır ile Çin arasındaki ticaret hacmi 11,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, Mısır’ın Çin’e yaptığı ihracat hacmi 1,034 milyar dolar olmuştur (Eldar, 2020).

1980’li yıllarda Çin’de reform döneminin başlaması ile Doğu Türkistan’da siyasi baskılarda görece hafifleme olmuştur. Bunu fırsat olarak değerlendiren halk, çocuklarını Mısır, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelere dinî eğitim alması için göndermeye başlamıştır. Böylece 1990’lı yıllardan itibaren Mısır’a eğitim için giden Doğu Türkistanlı öğrencilerin sayısında artış yaşanmıştır. 2016’da bu sayı en uç noktaya ulaşmıştır. O yıl Mısır’da eğitim gören Doğu Türkistanlı öğrencilerin sayısının 3.000 ile 5.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir.


Dinî eğitim alan Doğu Türkistanlı öğrencilerin bu sayısı Çin Hükümeti’ni rahatsız etmiş olmalı ki 2016 yılının ortalarından itibaren onlardan memleketlerine dönmeleri istenmiştir. Çin Hükümeti öncelikle öğrencilerin anne-babalarından, çocuklarını çağırmalarını istemiş; daha sonra öğrencileri memleketlerinde kalan aileleri ile tehdit etmeye başlamıştır. Bundan dolayı birçok öğrenci Doğu Türkistan’a geri dönmek zorunda kalmıştır. 2017 yılı Ramazan Bayramı’nın dördüncü günü Kahire polisi Doğu Türkistanlı öğrencileri gözaltına almaya başlamıştır. Durumdan haberdar olan bazı öğrenciler ülkeden ayrılmak için İskenderiye ve Hurgada havalimanlarına gitmiş ancak burada yakalanarak gözaltına alınmışlardır. İfadelere göre gözaltındaki öğrenciler Mısır ve Çin polislerince sorguya çekilmişlerdir. Çoğunluğu yaklaşık iki aylık gözaltı süreci yaşayan öğrencilerin bir kısmı üçüncü bir ülkeye gitmek şartıyla serbest bırakılırken bir kısmından ise haber alınamamıştır. Sonraki süreçlerde kaybolan öğrencilerin Mısır Hükümeti tarafından Çin’e iade edildiği öğrenilmiştir (Alan, 2019; Ayup, 2017).